18 Şubat 2008 Pazartesi

Güçlü Yanlarımız X Zayıf Yanlarımız = 1 mi Acaba ?


Pazar analizlerinde, stratejik pazarlama vb. konularda ilk yapılan çevresel analizler, SWOT analizleri vb..olur genellikle (Misyon, Vizyon ve değerler kısmını atladıktan sonra..). Gerek kisisel olsun, gerek kurumsal olsun herkes güçlü yanlarının Sol tarafa, Zayıf yanları Sağ tarafa yazdıktan sonra büyük olasılıkla HEP Zayıf tarafa odaklanır. Zaten esas golde oradan gelir.

Güçlü yanlarımız hep güçlü kalacakmış yada öyle gördüğümüz sürece güçlü kalabileceğimiz inancı farkında olmadan içten zayıflatır kaleyi. Zayıf taraf ise bilinen ve ona göre aksiyon alınan taraf olmustur.

Güçlü ürünleriniz var. Arz / Talep dengesi talep yönünde ağır basıyor. Buna karşın satıcılar marka deneyimi, ihtiyac belirleme vb gibi aksiyonlar yerine, arz ile talebin birleşmesinde tamamlayıcı rol oynayan bulunabilirlik, satıs kosulları (kredi, vade, ödeme vb..) üzerine odaklanıyor. Zaman geçtikçe bir bakıyorsunuz değişmeyen tek şey değişim etkisi ile rüzgar tersine dönüyor, rakip ürünlerin cazibesi artıyor derken rekabet gücümüzü FARK ETMEDEN kaybediyoruz.
Müşteriyi elimizde iken (elde tutma maliyeti, yeni müşteri kazanma maliyetinden daha az iken) kaybetmeye başlıyoruz. Derinlik sarhoşluğu ile Pazar payından, kara odaklanıyoruz; süreçleri gözden geçirip kısa zamanlı aksiyonlar peşine düşüyoruz ama nafile, ardından kayıplar tüm cepheye kayıyor, suçlamalar başlıyor (ki bu en kötüsü) bla bla…Buradaki dönüm noktası KIRILMADIYSA DÜZELTME!! Felsefesi (Halen güçlüyüz inancı..)

Özetlersem zayıf yanlarımızı düzelterek kuvvetleniyoruz ama güçlü yanlarımızda erozyona uğruyor. Esas olan bence Güçlü yanlarımızdaki kırılganlıkları ve Zayıf yanlarımızdaki Potansiyel gücü fark etmekte saklı. Gerek iş, gerek özel hayat olsun özellikle liderlik ile ilgili koçluk diyaloglarında bu çok önemli bir yer tutmaktadır.

Çinlilere göre bilgelik tarifi “ Bilgelik kendini bilmek ile başlar…”

Hiç yorum yok: